Konu biraz programlara ve protokol izinlerine sıkışmış, ama bir yorum yapmadan kendimi tutamadım.
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, dijital dünyada güvenlik asla programlama dili, server hatta assembly ile ilgili bir konu değil.
Donanımlarla ve bool matematiği ile ilgili herkes iyi bilir ki, bütün dijital dünya, binary olarak hareket eder. Yani bütün bilgisayarların ve kodlamanın “güvenlik anlamında”(hatta her anlamda) tek dili makine dilidir. Neden bahsediyorum?
Ne yaparsanız yapın, isterseniz protokollerin ya da şirketlerin bilgi izinlerinin hiçbirinin bir önemi yok. Bool bilen, makine matematiği bilen birisi için sızılamayacak hiçbir yer yoktur.
Gelelim devletlere. Devletlerin çok yüksek işlemci hızlı bilgisayarları var. Geçen bir arkadaş paylaşmıştı. O bilgisayarları kullanan devletlerin, herhangi birinin kullandığı bir cihaza ve onun sensörlerine ya da programlarına ulaşmaması mümkün değil.
Bu son tartışmalar bana hiç gerçekçi gelmiyor. Mesele asla whatsapp’ın şunu paylaşıp bunu paylaşmaması felan değil.
Mesele, büyük devletlerin kendi uygulamalarını, whatsapp karşısında organize etmesi, örgütlemesi, kendi alternatiflerini üretmesidir.
Yani bip kullandınız diye tamamen güvende değilsiniz. Onu kullananlar da sizin bilgilerinizi istediği gibi kullanacak. Ya da onu kullananlar da ne kadar dijital olarak koruma çabasında olursa olsun, daha güçlü bir bilgisayar ile onların bilgilerine de sızılabilecek.
Elbette ABD gibi küresel bir tekeliyetin programındansa, kendi ülkemiz tarafından üretilmiş bir uygulamayı tercih etmek daha makul, daha doğru.
Yine de gerçek şu ki, “Kapitalizm kendi ürününü üretir, biz de hangisi daha güvenli diye tartışırız.”.
Ya da ne biliyim, belki de sevgili eski Cumhurbaşkanımız, Süleyman Demirel’in dediği gibi “Meseleleri mesele etmezseniz, ortada mesele kalmaz.” demeliyiz, bilemedim…