Selamlar, şu postta yazmaya üşendiğim mülakat sürecini burada anlatacağım.
Bu şirkete ben başvurdum. Yani önceki gibi bana mesaj atan herhangi biri olmadı. Python’a hakim, Playwright ve Selenium gibi test otomasyon frameworkleriyle çalışmış birini arıyorlardı ancak öncelikleri Playwright’tı. Önceden çalıştığım, çoğunlukla web scraping yaptığım bir şirkette 2 ay kadar Playwright kullanmıştım. Buna güvenerek başvurdum. Aslında başvuru kısmı biraz “öylesine” bir başvuru oldu. Mesai günlerinden birinin bitiminde can sıkıntısından tıkladığım Linkedin’de görüp gerekliliklerini karşıladığımı düşündüğüm ilanlara başvuru yapıp kapatmıştım. Ertesi gün bu şirketten mail geldi. Görüşmek istediklerini söyleyip bir tarih vermişler, o tarih ve saatte uygun olup olmadığımı sormuşlardı. Ben de uygun olduğumu, toplantıyı o saatte düzenleyebileceğimizi söyledim. Günü geldi, toplantıya katıldım, karşımda slav aksanı ile ingilizce konuşan bir hanımefendi belirdi. Gerçi kimin geleceğini biliyordum çünkü önceki postun yorumlarında da belirttiğim gibi mülakat sürecine gireceğim şirketleri ve mülakatı yapacak kişileri önceden araştırırım (bu tür boş detaylar postları eğlenceli yapıyor gibi hissediyorum, o sebeple bunları da belirtiyorum, kusuruma bakmayın).
Her neyse, bu hanımefendi gayet sıcakkanlı, güler yüzlü bir hanımefendiydi. Gündelik hayatta hep Türkçe konuştuğumdan bazı İngilizce kelimeleri unutmamı sorun yapmıyor, translate kullanmama izin veriyordu sağ olsun. Giriş seviyesinde Python soruları ile başladık. w3schools’taki Python testlerini yapan herhangi birinin geçebileceği düzeydeydi bu mülakat ancak zaten bu hanımefendinin amacı teknik mülakat yapmak değil ön görüşme yapmaktı çünkü kendisi insan kaynaklarındandı. Şirketin ne olduğu, ne iş yaptığı ve benim yapacağım işin ne olduğundan bahsetti. Birkaç Python sorusu ve maaş beklentisi sordu. Klasik kapanış konuşması, hoşçakal kendine dikkat et görüşmek üzere diyerek kapattık. Birkaç gün sonra teknik mülakat için bir mail geldi. Mail’de bir sonraki aşamaya hak kazandığımı, X tarihi Y saatinde müsait olup olmadığımı soruyordu. Bu mail’e geldiği gün cevap verememiş, yarın yazarım diyerek maili kapatmıştım. Ertesi gün sabah bir mail daha geldi, bu mailde “Mailim size ulaştı mı? Ulaştı ise belirtilen tarihte uygun musunuz?” gibi bir şey yazıyordu. Tekrar mail atmaları şaşırttı açıkçası çünkü normalde böyle şeyler olmaz bilirsiniz. Sen cevap vermiyorsan başkası ile devam ederler. Bu maile “Evet, önceki mailinizi aldım ancak özel sebeplerden cevap veremedim. Mail’de belirtilen tarih ve saatte uygunum” gibi bir cevap verdim. Sonrasında ben cevap vermediğim için teknik mülakatı yapacak kişinin o tarihte takviminin dolu olduğunu, A tarihi B saatinin uygun olup olmadığını sordu. O tarihte müsait olduğumu söyledim ve o tarih için mülakat linki gönderildi (ms teams kullanıyorlar, hiç sevmem).
Zaman geldi çattı. Mülakata girdim. Karşımda büyük yazılım ekiplerinden birinin lideri vardı. Kendisi çok kafa bir adamdı bence. Nedendir bilmiyorum ama beyefendinin tavırları bana tam Jose Mourinho’yu anımsattı. Hatta bu konu üzerine de geyiğimizi yaptık. Her neyse, yine basit giriş seviyesi Python sorularından sonra “bilgisayarında vscode ya da pycharm gibi bir kod editörü var mı” diye sordu. Ben de yazılım geliştirici olduğumu, elbette bilgisayarımda kod editörü bulunduğunu söyleyip vscode’u açıp ekran paylaştım. Bana 2 tane list comprehension yazdırdı. İlkinde listeyi 0’dan 10’a kadar sayılarla doldurmamı istedi. İkincisinde ise yine 0’dan 10’a kadar olan yalnızca çift sayılarla doldurmamı istedi. Bunları tabii ki kolayca hallettim. Sonrasında editörü kapattık. Decorator nedir diye sordu onu da rahatça cevapladım. En son SOLID nedir diye sordu. Böyle bir soru hiç beklemiyordum nedense ve bildiğim şeyi de unutmuştum. Hiçbir şekilde SOLID kısaltmasının harflerinin karşılıklarını hatırlayamadım. Açıkça “SOLID’in ne olduğunu biliyorum ama harflerin karşılıklarını şu an söyleyemem çünkü maalesef hatırlayamadım” dedim. “Tanımını yapamadığın bir şeyi bildiğini söyleyemezsin bence” dedi. Ben de “elektriğin tanımını da tam olarak yapamıyorum ama ne olduğunu biliyorum, onun gibi bir şey” şeklinde bir cevap verdim. Bu cevabım epey hoşuna gitti beyefendinin. Güldük eğlendik ve mülakatın sonuna geldik. “Seninle konuşmak çok eğlenceliydi. Harika birisin ama SOLID’i cevaplamanı beklerdim. Eğer cevaplayabilseydin hemen şimdi iş teklifi üzerine seninle konuşacak ve süreci bitirecektim” dedi. Ben de bunun üzerine “SOLID kısaltmasının harflerinin karşılıklarını hatırlamam tek bir Googlelamaya bakar. Bence bir şans vermelisiniz” dedim. Sonrasında da “sizce bu mülakattan yüzde kaç ihtimalle olumlu bir dönüş alırım?” diye sordum. “sana haksızlık etmek istemiyorum ama dediğim gibi SOLID’i cevaplayabilmeni beklerdim o yüzden %50 diyelim ikimiz de üzülmeyelim” dedi. Sonrasında yine İstiklal Marşı ve kapanış yaptık.
Bu mülakattan sonra baya üzüldüm açıkçası. “Lan aptal nasıl cevaplayamazsın SOLID’i” şeklinde kendime zihinsel işkenceler yaptım. Birkaç saat kafamda bu döndü sürekli ama sonrasında unuttum tabii. İnsan pek çok duruma çok kolay adapte olabiliyor gerçekten. Her neyse, bu mülakattan sonra ümidi kestim buradan. Hemen ertesi gün çalıştığım şirket “operasyonel süreçlerde değişikliğe gidildiğinden seni çıkarıyoruz” dedi. Kötü geçen bir mülakat sonunda bir de işsiz kaldım bir anda. Aslında iyi de oldu çünkü zaten istifa etmeyi düşünüyordum.
Çıkarıldın maili yanlış hatırlamıyorsam Çarşamba gelmişti. Perşembe ve Cuma günü çaresizce birkaç iş ilanına başvuru yolladım ve o haftayı öyle kapattım. Sonraki hafta Pazartesi günü mülakat sonucunun olumlu olduğunu, beni daha fazla tanımak için tekrar görüşmek istediklerini söyleyen bir mail attılar. Toplantı zamanı ayarlandı ve toplantıya katıldım. Yine teknik mülakatı yapan kişiyle konuşacaktım. Merhaba merhaba faslından sonra “bana 5 tane güçlü, 5 tane zayıf özelliğini söyler misin” diye sordu. Bunlara ne cevap verdiğimi tam olarak hatırlamıyorum hiç bu kadar klişe bir soru sorulmamıştı daha önce o yüzden şoka girdim resmen. Sadece hem güçlü hem zayıf yönüm olarak mükemmeliyetçi olduğumu söylediğimi hatırlıyorum. Mükemmeliyetçi olduğum için bazen işlere başlamakta zorlandığımı, başladığımda da en iyisi olması için bazen saatlerimi harcadığımı söyledim. Mükemmeliyetçi olunca yaptığınız her şey mükemmel olmuyor diye de ayrıca belirttim kendisine.
Bu sorudan sonra “en yakın 3 arkadaşına nasıl biri olduğunu sorsak ne cevap verirler sence?” diye bir soru sordu. Bunu da kendime göre cevapladım tamamen dürüst bir şekilde. Olumlu yanlarımı da söyledim olumsuz yanlarımı da. En sonunda “sana yarın iş teklifini yollasak kabul eder misin?” diye sordu. Ben de büyük ihtimalle kabul edeceğimi söyledim. Yine kapanış konuşması yaptık ve bitirdik. Ertesi gün işi aldığımı söyledikleri bir mail attılar. Bu mülakat süreci de burada bitmiş oldu.
Mülakat sürecini hikaye anlatır gibi anlattığımdan bazı detayları sıkıştıracak yer bulamadım o sebeple ayrıca buraya yazmak istiyorum.
- Test otomasyon geliştiriciliği yapmayacağımı, Playwright üzerine kurulmuş bir test frameworkü yazacağımı söylediler. Tam olarak ne yapacağımı bilmiyorum ama ufak ufak playwright dokümantasyonunu inceleyip bir şeyler yazmaya başladım.
- Yazılım ekipleriyle paslaşarak çalışacağımı ancak framework üzerinde tek başıma çalışacağımı söylediler. Yani diğer yazılım ekipleri ihtiyaçları söyleyecek, ben de ona göre geliştirme yapacağım.
- Şirket Avrupa merkezli. İngilizcemi geliştirmem için büyük fırsat.
- Bu şirkette backend developer olarak çalışmayacağım. Umarım bu kariyerimi kötü etkilemez çünkü daha çok backend ağırlıklı ilerlemeyi seviyorum. Bu işi kabul etme sebebim sıfırdan büyük bir şey inşa edecek olmam.
Ayrıca düşündüğüm başka bir konu daha var. Eminim SOLID’i yanıtlayabilen başka bir aday çıkmıştır. Diğer sorulara da benden iyi yanıt veren birileri muhakkak vardır. Neden beni seçtiler acaba? Bir tanıdığımdan “bazı adaylar teknik bilgide 10/10 olmasına rağmen iletişim konusunda teknik bilgisi 6/10 olan adayın gerisinde kalıyorsa o kişiyi eleyip iletişimi kuvvetli olanı alabiliyoruz” gibi bir şey duymuştum. Sebebi bu olabilir mi bilmiyorum ancak şu an en kuvvetli neden bu gibi geliyor.
Özetle benim için güzel bir maceraydı. Teşekkürler Jose Mourinho, teşekkürler Yazbel Forum.